Kitap Adı: Cezayir Menekşesi
Yazarın Adı: Burcu Büyükyıldız
Yayınevi: Ephesus Yayınları
Sayfa Sayısı: 528
Ait Olduğu Seri: Aşkın Renkleri #3
Puanım: 5,0/5,0
Yalnızca tutkunun varlığına inanan karşı konulmaz bir adam… Rüzgârına kapıldığı adamı elde etmeye kararlı büyüleyici bir kadın… Kar tanelerinin düştüğü yerde başlayan, yakıcı ve kural tanımayan bir aşk…
Kuzey Doğan, gri gözleri ve sert duruşuyla kadınları fethedip, mesleğinde fırtınalar estiren, hırslı ve korkusuz bir avukattı. Kalbini ısıtmayı hiç kimse başaramasa da, karanlık bir gecede gördüğü ışıltılı bakışlar soğuk duvarlarının ardında bir yangın başlatmıştı.
Güzelliği ve zekâsıyla herkesi kendine hayran bırakan Selin Soydan, âşık olduğu adamı baştan çıkarabilmek için yaptığı planların işe yarayacağını sanıyordu. Derinlerinde ne sakladığını bilmediği bir buz dağına çarptığında, korumaya çalıştığı iradesi de paramparça olmuştu.
Tutkunun ateşi ikisini de kavururken, Kuzey sahip olduğu kararlılığı ellerinde tutabilecek miydi? Tehlikelerle örülü geçmiş aralarına sızdığında, tutsak edilmiş duygular zincirlerinden kurtulup özgür kalabilecek miydi?
Uzun bir aradan sonra tekrardan bir Burcu Büyükyıldız kitabı
yorumumla buradayım. Cezayir Menekşesi benim için özel bir kitap. Her şeyden
önce bu kitaba Burcu’nun aylarca gecesini gündüzünü kattığını bildiğimden ve bu
kitabın hepsinden farklı olacağını bildiğimdendi özel oluşunun sebebi. Burcu’nun
okurları olarak bu kitabı öyle böyle denmeyecek bir sabırsızlıkla bekliyorduk
biliyorsunuz. Kitabın her türlü beklentimi karşıladığını net olarak
söyleyebilirim hatta öte yana geçti bile diyebilirim.
"Bir!"
Kulakları sağır eden sesi işitip, insanların sevinç çığlıkları etrafta yankılandığında dudaklarını ısırdı. "Aşk istiyorum," diye mırıldandı kendi kendine. "Ayaklarımı yerden kesip bana kendimi unutturacak, tutkulu, ateşi damarlarımda dolanacak bir aşk istiyorum." Adamın ona daha dikkatle baktığını gördüğünde bedeni heyecanla kasıldı. Etrafındaki herkes kendi halindeyken, nefesi ciğerlerinde takılı kalıp kalbi göğüs kafesinde sert bir takla attı. "Bu aşka hak ettiği cesareti vereceğim, söz veriyorum," dedi soluk soluğa.
Kulakları sağır eden sesi işitip, insanların sevinç çığlıkları etrafta yankılandığında dudaklarını ısırdı. "Aşk istiyorum," diye mırıldandı kendi kendine. "Ayaklarımı yerden kesip bana kendimi unutturacak, tutkulu, ateşi damarlarımda dolanacak bir aşk istiyorum." Adamın ona daha dikkatle baktığını gördüğünde bedeni heyecanla kasıldı. Etrafındaki herkes kendi halindeyken, nefesi ciğerlerinde takılı kalıp kalbi göğüs kafesinde sert bir takla attı. "Bu aşka hak ettiği cesareti vereceğim, söz veriyorum," dedi soluk soluğa.
Birazcık konudan bahsedeyim sizlere; çetin çeviz bir avukat
olan Kuzey Doğan yeni satın aldığı evi için bir iç mimara ihtiyaç duyar. Kuzey’in
şirketinde çalışan Emine’nin en yakın arkadaşı Selin de bu iş için biçilmiş
kaftandır. Selin görüşme için Kuzey’in şirketine gelir ve ikilimiz tanışırlar
fakaaat bu bahsettiğim kısım kitabın ilk kısımlarının biraz ilerisi oluyor. O
ilk kısımları ile ilgili hiçbir şey söylemeyeceğim çünkü oranın masalsı
detaylarını alıp okumanız gerekiyor bence. Daha sonra ikilimiz arasındaki
kıvılcımları -hatta yangınları mı desem- ve bunun sonuçlarında neler olduğunu
okuyoruz. En fazla bu kadar özetleyebiliyorum arkadaşlar çok üzgünüm ama daha
fazla detay verirsem *spoiler free* bir yorum yapmış olurum.
"O salıncakta sallanmayı düşünmüyorsun, değil mi?" diye sordu Kuzey kaşları çatılmış bir halde. Bakışları bir çocuk gibi mutlu görünen kadını süzüyordu.
"Düşünüyorum, " dedi Selin ona dönerken. Ardından kaşlarını sorarcasına kaldırdı. "Düşünmeyeyim mi?" derken ne kadar tatlı olduğunu asla anlayamazdı. Kuzey sahte bir sinirle oflayıp pufladı. Ellerini arkasında birleştirip, bir öne bir arkaya şımarıkça sallanan kadına baktı. "Git hadi!" dedi sertçe. Onun yüzünün neşeyle aydınlanması hoşuna gitse de, kendinden emin duruşunu bozmadı. "Ama sakın düşme! Malum... Denge konusunda pek başarılı olduğun söylenemez, " diye fısıldadı kulağına.
"Düşünüyorum, " dedi Selin ona dönerken. Ardından kaşlarını sorarcasına kaldırdı. "Düşünmeyeyim mi?" derken ne kadar tatlı olduğunu asla anlayamazdı. Kuzey sahte bir sinirle oflayıp pufladı. Ellerini arkasında birleştirip, bir öne bir arkaya şımarıkça sallanan kadına baktı. "Git hadi!" dedi sertçe. Onun yüzünün neşeyle aydınlanması hoşuna gitse de, kendinden emin duruşunu bozmadı. "Ama sakın düşme! Malum... Denge konusunda pek başarılı olduğun söylenemez, " diye fısıldadı kulağına.
Kitapta en beğendiğim noktaları madde madde sıralayayım
sizlere:
1. Diyaloglar: Çok başarılıydı arkadaşlar. Özellikle Kuzey
ve Selin ikilisi arasındaki diyaloglar efsaneydi. Hem eğlenceli, hem duygusal,
hem öfkeli, hem tutkulu...
2-Karakterler: Yalan yok Kuzey Burcu'nun diğer erkek
karakterlerinden çok farklıydı ama bu farklılık bana kalırsa çok iyi
yansıtılmıştı. Kuzey'in o çetin ceviz avukat kimliğini de arsız kimliğini de
çok güzel harmanlamış yazar. İkisini de okurken adamın üstüne oturmadığını
düşünmüyorsunuz. Kuzey daha kapalı kutu bir karakterdi ama duygu değişimini
yine de ustaca aktarmış bize Burcu. Kitap bittiğinde size şüphe bırakmıyor
duyguları konusunda emin olun. Ayrıca Kuzey'in gelişi ile sanırım Demir'in
yüreğimdeki birinciliği ikinciliğe düştü. Demir'den çok özür dileyerek bunu da
ilan etmek istiyorum.🙈 Kuzey Doğan'ı resmi
olarak gönlümün birincisi ilan ediyorum. Gelelim Selin'e; kız resmen ruh ikizim olabilir. 😂😂 Sabırsız
halleri ve bir şeyleri içinde tutamaması 💜 ben.😂
En sevdiğim kadın karakterler arasında yerini aldığını net olarak
söyleyebilirim.
3-Kurgu: Kitabın sizi yormadan sonuna kadar sürükleyen bir
kurgusu var. Sürekli sizi kitaba bağlı tutuyor ama asla sinirlenip duvarlara
attırmıyor. Zaten bunu Burcu'nun hiçbir kitabında yaşamadığımı belirteyim.
Kitapta hiçbir şey uzatılmamış her şey kararında ilerliyor.
Bunu herhangi bir maddeye koyamadım o yüzden burada anlatacağım;
tutku arkadaşlar. Bu tür kitaplarda tutku kitabın olmazsa olmazıdır. Kitapta
her şey gibi bu da kararındaydı. Aşırıya kaçıp sizi baymıyordu, eksik bırakıp
sinir de etmiyordu. Çünkü artık öyle kitaplar görüyoruz ki ya aşırıya kaçıp yuh
çektiriyor ya da hiçbir şekilde o tutkuyu yansıtamıyor. Cezayir Menekşesi
tutkuyu net olarak yansıtıyordu bunu açıkça söyleyebilirim.
Kitabın kapağı, cildi ve de bölüm coverları resmen tasarım
harikasıydı. Kitabın içeriğinin güzelliğini yansıtan bir tasarımdı. Bölümlerin gidişatlarına
göre coverlar değişiyordu çok tatlıydı kısaca.
Burcu’nun diğer kitaplarındaki karakterleri burada görmek de
çok güzeldi. Özellikle Sarp’ın Ela’dan önceki hallerini okumak çok hoştu.
Sonraki kitapların karakterleri olan Baran, Hazar, Naz, Barut da bolca kitapta
bulunuyordu ki bu da kendileri hakkındaki meraklarımızı daha çok arttırdı.
Sonunda ise yazarın sonraki kitabı Çifte Bela’dan kısa bir bölüm bulunuyor ve
inanın okur okumaz “Devamı neredeeee?” diye içinize patlıyorsunuz. 😂
Kitap bittiği zaman düşülen boşluk berbat bir his olsa da
Cezayir Menekşesi benim defalarca okuyacağım bir kitap olarak rafımda yerini
aldı şuanda. Selin ve Kuzey’in karlar altında gelişen o muhteşem aşklarını
okumak için kesinlikle vakit kaybetmeyin. Aşkı, tutkuyu yazma konusunda en
başarılı bulduğum yazarlardan Burcu o yüzden eğer kitaplarını okumadıysanız
hemen okumanızı tavsiye ederek sözümü bitiriyorum.
Kuzey gülerek ona yaklaştı. İncecik belini kavrayarak kendine çekti. "Korkuyor musun?" "Sen korkmuyor musun?"
"Ben neden korkacakmışım?"
"Çünkü... Ben senin sevgilinim," dedi Selin gözleri onun dokunuşunun etkisiyle istemsizce kapanırken. "Ve birazdan ailenle tanışacağım. Arkana bakmadan kaçman gerek."
"Sana bir şey söyleyeyim mi, sarışın? " Başparmağını hoyrat bir temasla onun dudaklarında gezdirdi. "Garip ama bundan tedirginlik duymuyorum."
"Gerçekten mi?" Selin'in gözleri ansızın panikle açılırken, elleriyle saçlarını düzeltmeye çalıştı. "Nasılım peki? Beni severler mi? Yüzüm çok mu solgun görünüyor?"
Yazarın Diğer Kitaplarının Yorumları:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder