Kitap Adı: İki Entrika Bir Düğün
Yazarın Adı: Nehir Erdem
Yayınevi: Müptela Yayınları
Sayfa Sayısı: 448
Ait Olduğu Seri: -
İnadına Aşk dizisinin senaristi Nehir Erdem'in dördüncü kitabı; İKİ ENTRİKA BİR DÜĞÜN - İSMAİL Sıcacık bir mahalle hikâyesi.
"Yenge ha yenge? Böyle mi tanıttın beni millete?"
"Evet. Ben de böyle cins bi deliyim. Ne yaparsın?"
"Doğru. Yapacak bir şey yok. Sendeki kod bozukluğu..."
"Bana bak… Benle öyle kodumlu modumlu konuşma. Yenge lafından rahatsız oldun ama bi güzel de kurulmuşsun minibüsün koltuğuna."
İşte böyle başlıyor hikâyemiz. Birbirine tahammül edemeyen bir kadın ve bir erkek, iki entrikaya kurban gidiyor, sonrasında birbirlerine mahkûm oluyorlar. Bu oyunda neler yaşanacak bilinmez ama bir yerlerde aşk, hiçbir şart gözetmeksizin yolunu bulur. Birbirlerini bir kaşık suda boğabilecek iki kişi, aşkın tutkusuna ve büyüsüne yenik düşüverir. Her şeye rağmen, her şeye inat…
Herkese merhaba,
Ekonomist Aşık ile birlikte yeni Buddyreads kitabımız olan İki Entrika
Bir Düğün ‘ün yorumu ile geldim.
Nehir Erdem’i sevdiğimi biliyorsunuz. 2E1D’yi de uzun
zamandır okumak istiyordum. Wattpad’de her hafta bölümlerini takip ettiğim bir
hikâyeydi. O zaman da bu sımsıcak mahalle hikâyesine âşık olmuştum. Bu kadar
bekletmemin sebebi Müptela’nın kitaba koyduğu uçuk fiyat. Karton kapak bir
kitaba üstelik de 436 sayfa olan bir kitaba 28 lira fiyat etiketi? Kusura bakma
ama Müptela kafayı yemişsin sen… Çıkması
için gün saydığım bir kitaptı bu ama çıkınca almadım hatta aylarca ucuza bulana
kadar da bekledim gördüğünüz gibi. Gerçekten son zamanlarda yayınevlerinin hepsinde
bu saçmalığı görmeye başladık. Paso bir fiyat arttırma çabaları. Ne oluyor
yahu? Siz hepimizi milyoner mi sanıyorsunuz ne yapıyorsunuz? Neyse bu konu ile
ilgili yayınevlerini teker teker eleştiren bir yazı yazacağım ama şimdi gelelim
yoruma.
"Gelin elini açmıyor..." Ne yapmıyordu, ne yapmıyordu? E artık bu kadarı da fazlaydı. İsmail hırsla İnci'ye ikinci kere terslendi. "Kızım kına kına diye başımın etini yediniz. Ne açmıyorsun elini? Ulan valla kafayı yiycem yaaaaa..."
Konudan bahsedersem; İsmail bütün mahallenin çok sevdiği,
yakışıklı, mert ve cana yakın bir minibüs şoförüdür. Annesi Ayten bunu sürekli
evlendirme derdindedir. Bir gün yan evlerine kızları üniversitede okuyan bir
aile taşınır. Adı İnci olan bu kızımızın annesi de aynı İsmail’in annesi gibi
yavrusunu evlendirmek istemektedir. Sonrası ikilimiz karşılaşırlar ve öyle
damdan düşer gibi âşık olmazlar hatta birbirlerine uyuz olurlar. :D Fakat işin
içine aileler ve mahalledeki insanlar girince ikili kendilerini bambaşka bir
durumda bulurlar.
Yukarıda da dediğim gibi çok sevdiğim bir hikâyeydi ve kitap
olarak okumak çok daha zevkliydi. Sımsıcak bir aşk okuyoruz kitapta. İnci ve
İsmail o kadar yakın geliyor ki insana insanın onları sevmemek gibi bir şansı
yok bence. Hele İsmail’in o “Komşu kızı” demesi yok mu? Bitirir insanı.:D
Okurken Çağla’ya da sık sık söyledim İsmail gibi bir adam bulsam ikinci gün
evlenirim diye. O kadar tatlı yani arkadaşlar. :D
Karakterlerin hepsini seviyorsunuz kitapta. Öyle bir kitap
bu yani. Moral bozmayacak, sürekli gülümsetecek, diyalogları sayesinde
kahkahalar attıracak bir kitap isterseniz bu kitap kesinlikle size göre. Kitapta beni uyuz eden nokta birçok
yerde–de’lerin ayrı yazılmaması oldu. İnanılmaz gözüme battı anlatamam size.
Sibel Hanım'ın kapıyı açmasıyla, İsmail'in eline çiçeğin tutuşturulması bir olmuştu. Bir elinde de mandalina poşeti... Ayten Hanım, mandalinaları İsmail'in elinde görünce neredeyse inleyecekti. "İnanmıyorum. Bu çocuğu ben doğurmuş olamam. Ay mandalinaları da almış ayol."
Yahya’nın ve Fuat’ın kitaplarını istiyorum Nehir abla. Çünkü
beni ters köşe yaptın sonunda. Yahya’yı ben başkasına düşünmüştüm ve bu noktaya
nasıl geldiler meraktan ölüyorum. Yalnız Fuat’ın durumu daha çok ilgimi çekti
onu da söyleyeyim. :D
Neyse efenim uzun lafın kısası; sıcacık, samimi bir aşk
hikâyesi istiyorsanız mutlaka okuyun diyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder